Harcamalarınız size puan olarak geri dönsün!

Kazanç Oranınız:1,00 = 2Puanlar

-16%

Cogito 111-112 – Sokrates

Orijinal fiyat: ₺320,00.Şu andaki fiyat: ₺268,80.

Nazile Kalaycı ve Hakan Yücefer’in hazırladığı Sokrates Özel Sayısı, tarihsel “Sokrates problemi”ni, Sokrates’in felsefesini ve felsefe yöntemini, Sokrates’in felsefe tarihi boyunca alımlanışını araştıran ve tartışan özgün makaleler, çeviri metinler ve modern Sokrates okumalarıyla, felsefe tarihinin en ilginç siması Sokrates’le ilgili Türkçe felsefe literatüründeki önemli bir eksikliğin giderilmesine katkı sağlayacak, kapsamlı ve kuşatıcı bir dosya.

Stok kodu: YKY97713002880111 Kategoriler:

Açıklama

Nazile Kalaycı ve Hakan Yücefer’in hazırladığı Sokrates Özel Sayısı, tarihsel “Sokrates problemi”ni, Sokrates’in felsefesini ve felsefe yöntemini, Sokrates’in felsefe tarihi boyunca alımlanışını araştıran ve tartışan özgün makaleler, çeviri metinler ve modern Sokrates okumalarıyla, felsefe tarihinin en ilginç siması Sokrates’le ilgili Türkçe felsefe literatüründeki önemli bir eksikliğin giderilmesine katkı sağlayacak, kapsamlı ve kuşatıcı bir dosya.“Sokrates’in geride yazılı eserler bırakmamış bir filozof olması ‘tarihsel Sokrates’e ulaşmayı zorlaştırmıştır muhakkak, fakat böylelikle Sokrates her çağda felsefe meraklılarını sınamaya devam edebilmiş, onun tarafından başlatılan diyalog günümüze kadar ‘canlı bir şekilde sürebilmiştir. Sonuç ise oldukça zengin Sokrates portreleridir. Elbette bu durumun tek nedeni Sokrates’in yazmayışı değildir; Sokrates düşüncelerinden dolayı ölüme gönderilirken geçmişine ihanet etmediği, yaşamı boyunca inşa etmiş olduğu kimliğini bütün etkiler ve sarsıntılar karşısında korumayı başardığı, hatta felsefe ile polis arasındaki paradoksal ilişkinin canlı temsili olduğu için de her dönemde büyük bir saygıyla anılmayı hak etmiştir.”***Türkçede Sokrates’le şu ya da bu bakımdan ilgili olan kitaplara göz gezdirdiğimizde tuhaf bir manzarayla karşılaşıyoruz. Azımsanmayacak bir çeviri faaliyeti olduğu hemen göze çarpıyor. Platon’un “Sokratik” denen diyalogları bazen başka dillerden bazen doğrudan Yunancadan defalarca kez çevrilmiş ve tekrar tekrar çevrilmekte. Aristophanes’in oyunlarına, Ksenophon ’un Sokrates’e ilişkin metinlerine kolayca ulaşmak da mümkün. Aynı şekilde, Sokrates’e ilişkin eski ya da görece yeni ikincil literatür en azından tartışmaların ana hatlarını görmemize izin verecek ölçüde çevrilmiş durumda. Ama hepsi bu değil. Sokrates’in yaşam biçimi, soruşturma yöntemi, farklı alanlarda bu yöntemin nasıl uygulanabileceği vb. hakkında telif ya da çeviri pek çok popüler kitap olduğu gibi Sokrates üzerine yine telif ya da çeviri romanlar, en az iki (çeviri olmayan) tiyatro oyunu, pek çok çocuk kitabı var. Durum böyle olunca çevirilerin ve popüler kitapların yanı sıra Sokrates üzerine felsefe kitaplarıyla da karşılaşacağımız beklentisine kapılabiliriz. Oysa Sokrates üzerine popüler düzeyde ya da çeviri olmayan, bağımsız ve kitap ölçeğinde neredeyse hiçbir çalışma yok. Cogito için bir “Sokrates” sayısı hazırlarken çeviri kitaplarla telif metinler arasındaki bu dengesizliği saptayarak işe başladık ve Sokrates’le ilgili felsefe çalışmalarındaki eksikliğin giderilmesine katkı sağlayacak bir sayı ortaya çıksın istedik. Bu yüzden sayıda çevirilerden ziyade özgün yazılara, giriş niteliğinde metinlerden ziyade araştırmacı, tartışmacı makalelere yer vermeye çalıştık, ama önemli bulduğumuz çevirileri dosyaya dahil etmekten ya da yazıların oluşturduğu bütünün olabildiğince kuşatıcı olmasına özen göstermekten vazgeçmedik.Sokrates sayısı ülkemizin önde gelen filozoflarından biri olan İoanna Kuçuradi’nin Sokrates’in felsefi araştırma yöntemiyle kendi insan hakları çalışmalarını ilişkilendirdiği bir yazıyla başlıyor. Kuçuradi önce Menon diyaloğundan yola çıkarak Sokratik yöntemin belli başlı özelliklerini saptıyor; Sokrates’in tartışmanın sonunda karşısındaki kişiyi içine düşürdüğü açmazın çözümsüz bir bilmeceden ibaret olmadığını, açmaz sayesinde bilgisizliğimiz konusunda farkındalık kazandığımızı, felsefi bir problemle yüzleştiğimizi vurguluyor. Ardından, insan hakları alanındaki uzun yıllara yayılan çalışmalarını Sokratik araştırma yönteminin uygulanışına bir örnek olarak yeniden değerlendiriyor. Kuçuradi, insan haklarının ne olduğu sorusunu sorarken bir bakıma Menon’da erdemin ne olduğunu soran Sokrates’in (ya da etik kitaplarında aynı soruyu soran Aristoteles’in) izinden gidiyor. Kuçuradi’nin orijinali İngilizce olan bu makalesi sayıda M. Furkan Soltekin’in çevirisiyle yer alıyor. Ardından on dokuzuncu yüzyıl Alman teolog ve filozofu, aynı zamanda büyük Platon çevirmeni Friedrich Schleiermacher’in “Sokrates’in Bir Filozof Olarak Değeri Üzerine” başlıklı meşhur konferansının çevirisini sunuyoruz. Pek çok Sokrates yorumcusunun “Sokrates probleminin” kaynağına yerleştirdiği 1815 tarihli bu konferansta, Schleiermacher, Ksenophon’un Sokrates’iyle Platon’un Sokrates’ini net biçimde birbirinden ayırıyor ve açıkça Platon’un Sokrates’inden yana bir yorum sunuyor. Schleiermacher’e göre, Ksenophon’da bulduğumuz Sokrates yavan ve sıkıcı bir erdem timsaline indirgenmiş, felsefi açıdan ilginç olmaktan uzak bir karaktere dönüştürülmüştür. “Ksenophon’un özümseyemediği ve sessizce geçiştirdiği meseleler” ise felsefi derinlikleriyle ancak Platon’da karşımıza çıkacaklar. Peki nedir Platon’un Sokrates’inin “bir filozof olarak değeri”? Diyalektik, fizik ve etiğin birlikteliğini sezmiş olmak; felsefenin parçalı bütünlüğünün, Schleiermacher’in “bilgi idesi” dediği şeyin habercisi olmak. Schleiermacher’in bu son derece önemli ama bir o kadar da karmaşık metnini okumayı kolaylaştırmak için, dosyamızda konferans metninin hemen ardından Schleiermacher uzmanı Andreas Arndt’ın konferansın arka planını, bağlamını, Schleiermacher düşüncesiyle ilişkilerini ele alan bir çalışmasına da yer veriyoruz.Hem Platon’un Savunma’sını hem Aristophanes’in çeşitli oyunlarını titizlikle dilimize çevirmiş olan Erman Gören’in yazısı Sokrates’i “Aristophanes’in gözünden” görmemizi sağlıyor. Bilindiği gibi, Sokrates’e ilişkin bugüne ulaşmış büyük tanıklıkların en eskisi (henüz Sokrates hayattayken yazılmış olanı) Aristophanes’e ait. Ancak Aristophanes’in Bulutlar’da sunduğu Sokrates portresinin tarihsel bir kişiyi mi resmettiği, yoksa genel olarak dönemin entelektüellerini hedef alan bir karikatür mü olduğu bugün hâlâ yorumcular arasında tartışmalı bir konu. Erman Gören, bir yandan Aristophanes’in metinlerini başka metinlerle ilişki içinde düşünüyor, klasik Attika komedyasında karşımıza çıkan diğer Sokrates imgelerine bakmayı ihmal etmiyor, Platon’un Savunma’sında sözü edilen suçlamalarla Bulutlar’ın Sokrates’ini karşılaştırıyor, “kendini bilme” teması üzerinden Bulutlar’la Kharmides diyaloğu arasında bir ilişki kuruyor; diğer yandan filolojik bir özenle anahtar sözcüklerin izini sürüyor, sözcük tercihlerine ve sözcükler arası ilişkilere odaklanarak Aristophanes’in bir “mütegafil” olarak Sokrates’i nasıl resmettiğini adım adım açığa çıkarıyor. Ama yazıyı okurken Aristophanes’in Sokrates portresini keşfetmekle kalmıyoruz, Gören’in Aristophanes portresini de keşfediyoruz: sanılanın aksine Platon’a “düşman” olmayan, “aynı menzile farklı yoldan yürüyen bir ülküdaş” sayılabilecek bir Aristophanes bu.Sokrates’in Savunması dendiğinde aklımıza hemen Platon’un meşhur savunma metni gelir. Ama Sokrates’in bir başka öğrencisi ve takipçisi olan Ksenophon’un da bir Savunma’sı var. Yine Sokrates’i jüri önünde konuşturan, ama bu kez Sokrates’in savunmanın öncesindeki konuşmalarına da değinen, Platon’unkinden çok daha kısa, yer yer aynı konuları (örneğin kehanet öyküsünü) Platon’dan farklı biçimde aktaran, Platon’un metninin gölgesinde kalmış bu diğer savunmayı Melike Molacı’nın özenli çevirisiyle sunuyoruz. Ksenophon’un metnini Leo Strauss’un bu metne ilişkin yorumu izliyor. Leo Strauss yer yer Ksenophon’un dediklerini harfiyen yineleyecek kadar yakından okuyor Savunma’yı, ama bir yandan da Savunma ile Sokrates’ten Anılar’ın (Memorabilia) ilgili pasajları arasında ayrıntılı bir karşılaştırmaya girişiyor. Strauss’a göre, Ksenophon’un Savunma’sının amacı Sokrates’in mahkemede bu denli kendinden emin, bu denli cüretkâr davranmış olmasını anlaşılır ve meşru hale getirmektir. Sonraki iki yazı André Laks ve Glenn Most’un 2016’da Fransızca ve İngilizce olarak yayınlanmış erken dönem Yunan filozofları derlemesinin yeniden canlandırdığı bir tartışmaya ayrılmış durumda: Sokrates’in sofistlerle ilişkisi. Laks ve Most Sokrates’in kendine özgü yanları olduğunu kabul etmekle birlikte onu sofistler arasında sayıyorlar ve bir bakıma Platon’un tanıklığını reddederek ya da en azından paranteze alarak Sokrates’i derlemelerinin sofistlerle ilgili bölümüne dahil ediyorlar. Ömer Aygün “Platon’suz Sokrates” başlıklı yazısında işte bu yüzden Laks ve Most’un sunduğu sofist Sokrates portresinin “açıkça Platon karşıtı” olduğunu söylüyor ve tam da Platon’un Sokrates’inin gücünü açığa çıkarmak için bu Platon’dan “arındırılmış” Sokrates figürüne odaklanıyor. Aygün bir yandan Laks ve Most’un derlemesinin Platon karşıtı olarak düşünülebilecek çeşitli yönlerini tartışıyor, diğer yandan derlemenin Sokrates kısmında kullanılan tanıklıkları Platon’un metinleriyle ayrıntılı biçimde karşılaştırarak Platon dışı kaynaklarda Sokrates hakkında söylenenlerin Platon’un Sokrates’inin sönük birer kopyası gibi olduğu ve çoğu zaman Platon’un metinlerinde zaten şu ya da bu şekilde içerildiği sonucuna varıyor. Güncel Oğulcan Ülgen’in titiz çevirisiyle sunduğumuz, Noburu Notomi’nin yazısı ise Sokrates’le sofistler arasındaki ilişkiyi tam tersi yönde bir stratejiyle ele alıyor ve Sokrates’in aslında sofist hareketin bir parçası olduğunu, ama Sokrates’in yargılanmasının ardından öğrencisi Platon’un sofistlerle filozoflar arasında keskin bir karşıtlık kurarak hocasını bir filozof modeli gibi sunduğunu, zamanla bu Platoncu yorumun baskın hale geldiğini ve Sokrates’in sofistlerle ilişkisinin üzerinin örtüldüğünü iddia ediyor. Notomi yazısının sonunda Antiphon ile Sokrates arasında son derece ilginç bir karşılaştırma yaparak düşüncelerinden ötürü ölüme mahkûm edilen ilk Atinalı sofistin Sokrates değil Antiphon olduğunu belirtiyor. Sokrates sayısı Platon diyaloglarında karşımıza çıktığı haliyle Sokrates’e ilişkin dört yazıyla devam ediyor. Hakan Yücefer Platon’un erken dönem diyaloglarında karşımıza çıkan iki farklı Sokrates imgesine odaklanıyor ve yaşam filozofu Sokrates ile çürütme yönteminin uygulayıcısı Sokrates, etikçi Sokrates ile diyalektikçi Sokrates arasındaki gerilimli ilişkiyi irdeliyor. Filozof olmak belli bir yaşam biçimini benimsemek midir, yoksa felsefi önermelerin yöntemli biçimde sınanması mıdır? Yücefer’in yazısı önce bizi bu soruyu sormaya zorlayan felsefi ve metinsel gerilimleri ele alıyor, ardından Pierre Hadot ve Gregory Vlastos’un Sokrates okumalarını karşılaştırıyor, bu iki büyük Sokrates yorumunun Sokrates ikilemini nasıl yeniden ürettiğini gösteriyor, son olarak da bu iki Sokrates’i, filozofun bu iki yönünü uzlaştırmanın mümkün olup olmadığını tartışıyor. Enver Utku Batur’un güzel çevirisiyle dosyada yer alan, Richard Kraut’un “Sorgulanmış Hayat” başlıklı yazısı Sokrates’in “Sorgulanmamış hayat yaşamaya değmez” sözünden yola çıkıyor ve bu sözün Platon’un Savunma’sı bağlamında nasıl karşımıza çıktığını inceledikten sonra Sokratik diyalogları bu söz ışığında “sorgulanmamış hayatların bir dökümü” olarak okuyor. Kraut’a göre, Sokrates hayatlarımızı sürekli sorgulamamız gerektiğini düşünüyor, çünkü bunu yapmazsak kendimizi tam da Sokratik diyaloglarda karşılaştığımız karakterlerle (Euthyphron ya da Kriton, Kharmides ya da Kritias’la…) aynı durumda bulmamız, yani hayatımızın yönünü ve anlamını rastlantının ellerine teslim etmemiz son derece olası, hatta belki de kaçınılmaz olacaktır. Refik Güremen, “Sokratesçi Bir Tanım Nedir?” başlıklı yazısında Sokrates’in Sokratik denen diyaloglarda hep “X nedir?” türünden tanımlara yönelik sorular sorduğunu, ama hiçbir diyalogda “bir tanım nedir?” sorusunu doğrudan tartışmadığını belirtiyor. Güremen yazısında işte bu açıkça sorulmamış sorunun peşine düşüyor ve Sokrates’in önerilen tanımları reddetme gerekçelerinden yola çıkarak bir önermeyi reddedilemez bir tanım haline getirecek semantik, mantıksal ve metafizik kriterleri tartışıyor. Son olarak, Phaidon diyaloğunu Türkçeye kazandırmış olan Nazile Kalaycı bu diyalogda aktarıldığı haliyle Sokrates’in son sözlerine ilişkin kapsamlı bir araştırma sunuyor okurlara. “Kriton” diyor Sokrates ölüm döşeğinde, “Asklepios’a bir horoz borcumuz var; ödeyin bunu, sakın ihmal etmeyin!” Bu sözlerden ne anlamalıyız? Kalaycı yazısında son sözlerde ima edilen borcu Sokrates, Sokrates’in ailesi, Platon, Kriton, Simmias, Kebes ya da ölümü esnasında Sokrates’in yanında bulunan diğerleriyle ilişkili olarak, dünyevi ya da uhrevi anlamları bakımından, “ihmalkârlık”, “ölüm korkusu”, “karşıtlar hastalığı”, “mizoloji”, “ruha özen gösterme” temaları çerçevesinde tartışırken bir yandan Sokrates’in son sözlerinin anlamını çözmek için Platon okurları tarafından önerilmiş yorumların zenginliğini, karmaşıklığını, çeşitliliğini gözler önüne seren ayrıntılı bir harita çıkarıyor, bir yandan da “hastalığı ya da kırılganlığı insanın varlık koşulu diye belirleyerek” son sözlere ilişkin kendi felsefi yorumunu ortaya koyuyor.Sokrates hakkında –Aristophanes, Ksenophon, Platon ve Aristoteles dışında– bir diğer önemli kaynak hiç kuşkusuz Stoacılardır. Bu konuda biri çeviri olmak üzere iki yazıya yer verdik. Melike Molacı’nın çevirisi ve açıklama notuyla “Sokrates’ten Mektuplar” başlığı altında sunduğumuz, Sokrates’in ağzından yazılmış sekiz sahte mektup uzmanlara göre İS birinci yüzyıl sonu ya da ikinci yüzyıl başına ait. İlki para karşılığında Sokrates’in eğitiminden faydalanmak isteyen bir hükümdara, diğerleri Sokrates’in öğrencilerine ve dostlarına yazılmış görünen bu mektuplarda karşımıza çıkan yetingen, cesur, erdemli, dindar Sokrates figürü belki tarihsel Sokrates’i bize güvenilir biçimde yansıtmıyor ama Kiniklerin ve Stoacıların Sokrates’i nasıl gördükleri konusunda değerli bir kaynak sunuyor. Melike Molacı’nın “Zenon’un Sokratesler Korosu” başlıklı yazısı ise Stoacı gelenek içinde tek bir Sokrates olmadığı, bir Sokratesler çoğulluğu, “Sokratesler korosu” olduğu saptamasından yola çıkıyor ve bu koronun üyesi olabilecek adayları tek tek gözden geçirip tartışıyor: Kinik Sokrates, Ksenophoncu Sokrates, Pythagorasçı-Platoncu Sokrates, Arkesilaosçu kuşkucu Sokrates, aporetik ve ironik, fizikçi, mantıkçı, etikçi Sokrates… Molacı, bu adayların bir kısmını eleyip bir kısmını koroya dahil ederken aynı zamanda Stoacıların Sokrates’le kurduğu ilişkinin çok yönlülüğünü gözler önüne seriyor.

Ek bilgi

ISBN

97713002880111

Yayınevi

Bibliyotek: Kitap Tutkunlarının Güvenilir Adresi

Bibliyotek, edebiyat dünyasının zengin ve çeşitli yelpazesini, seçkin yayınevleriyle işbirliği içinde siz değerli okurlarımıza sunmaktan gurur duyar. Kitap severlerin beklentilerini en üst düzeyde karşılamak adına sürekli gelişen ve yenilenen bir hizmet anlayışıyla hareket ediyoruz.

Stok Bilgisi ve Ürün Tedarik Süreci

Web sitemizdeki ürünlerimiz, birçok satış kanalıyla doğrudan entegre bir sistem üzerinden yönetilmektedir. Bu nedenle, sitemizde belirli bir stok bilgisi görüntülenmemektedir. Eğer aradığınız ürün tedarikçi firmamızda mevcut veya stoklarımızda bulunuyorsa, sitemiz üzerinden satın alabilirsiniz. Firmaların yanlış stok bilgilendirmesinden dolayı iptal edilen siparişleriniz için tarafınıza bilgilendirme yapılarak ücret iadeniz gerçekleştirilecektir.

Ön Satıştaki Ürünler Hakkında

Ön satışta olan ürünlerimizin detayları ve çıkış tarihleri, web sitemizde ürün sayfalarında belirtilmektedir. Eğer siparişinize bir ön satış ürünü eklemişseniz, tüm siparişiniz, bu ürünün çıkış tarihinden sonra gönderilecektir. Parçalı gönderim yapmadığımız için, siparişlerinizin tamamını bir arada teslim ediyoruz.

Tedarik Süreci ve Süreleri

Bibliyotek olarak, binlerce kitaptan oluşan geniş bir envantere sahibiz. Ancak, bazı özel veya daha az talep gören kitaplar, doğrudan yayınevleri veya tedarikçi firmalardan temin edilmektedir. Tedarik süreci, kitabın yayınevi veya tedarikçiye göre değişkenlik gösterebilir ve genellikle 3 ila 10 iş günü arasında sürmektedir. Siparişinizde tedarik aşamasında olan bir ürün varsa, bu ürünün tedarik süreci tamamlandığında tüm siparişiniz kargoya verilecektir.

Kargo Süreci

Tedarik süreci tamamlanan ürünler, 2 iş günü içinde kargoya teslim edilmektedir. Hızlı ve güvenilir kargo hizmetimizle, kitaplarınız en kısa sürede kapınıza ulaşacaktır.

Bibliyotek, kitap tutkunları için kesintisiz ve kaliteli bir okuma deneyimi sunmayı hedefliyor. Sizlerle edebiyatın büyülü dünyasında buluşmak için sabırsızlanıyoruz.

Ürün bilgilendirme sayfasındaki hataları aşağıdaki form aracılığıyla bildirebilirsiniz.