Harcamalarınız size puan olarak geri dönsün!

Kazanç Oranınız:1,00 = 2Puanlar

-16%

Çok Güzelsin Gitme Dur 5.Baskı

Orijinal fiyat: ₺160,00.Şu andaki fiyat: ₺134,40.

“Çok Güzelsin Gitme Dur” Haldun Taner’in 1976-1982 yıllarındaki gazete yazılarından oluşuyor. İstanbul, tarih, eğitim, sanat, edebiyat, dil, kültür, tiyatro, kentsel sorunlar, yitirilen erdemler, doğa ve çevre, konu ne olursa olsun, Taner’in kalemiyle renkleniyor.

Stok kodu: YKY9789750832451 Kategoriler:

Açıklama

“Çok Güzelsin Gitme Dur” Haldun Taner’in 1976-1982 yıllarındaki gazete yazılarından oluşuyor. İstanbul, tarih, eğitim, sanat, edebiyat, dil, kültür, tiyatro, kentsel sorunlar, yitirilen erdemler, doğa ve çevre, konu ne olursa olsun, Taner’in kalemiyle renkleniyor.“Bir ada arıyorum. Sen ben kavgasından uzak. İnce hesaplardan. Bir ada ki ona gelen unutsa adını, mesleğini, bencil ihtiraslarını. Soyunsa kinlerinden, hasetlerinden bir bir. Yeterince yer olduğundan kelli güneşin altında, denizde ve kıyıda, kimsenin gözü olmasa başkasının yerinde. Uzanıp düşünmemek, sadece yaşamak tadı ile yetinip bıraksa kendini kendine. Ayak oyunlarına sapmadan. Dedikodu yapmadan. Bıraksa kendini hafif rüzgâra, deniz minaresi gibi, kozmik bir ezeli şarkıyı ta içinde duyarak. (…)“Bir ada arıyorum. Politikadan uzak. İktidar hırsı yok. Kendinden başka düşünene tahammülsüzlük yok. Herkes eşit adasever. Kimi kıyısını, kimi yamacını, tepelerini, çamlıklarını… ‘Mademki benden değilsin, öyleyse bana karşısın’ ham görüşü uğramamış adaya. Seçim sorunu, oy dalgası, partiler, koalisyon, Çince gibi sözcükler kullanılmıyor ada sakinlerince. Siyaset yok ki siyasi suç kalsın.”Hava pisletilmesine karşı yeşillikleri çoğaltmak ilk akla gelen önlemdir. Yeşil alanların, parkların, koruların klorofili kirli havayı süzer, temizler. Yeşil alanlar her yerde kentlerin ciğeridirler. Hal böyle olmasına karşın biz belediye planları ile yeşil alan olarak ayırdığımız bölgeleri bile, kimbilir nasıl baskılar altında, birer ikişer elden çıkardık. Moda’nın vapur iskelesine bakan kıyıları 1960’tan önce yeşil alan olarak bırakılmıştı. Şimdilerde orada göklere yükselen apartmanlar bir karış yeşil bırakmadılar. Bu iş nasıl oldu? Onu ancak rufailer bilir.Yeşil alan, kentlerin istediği kadar ciğeri olsun, hava kirlenmesinin yoğunlaştığı bölgelerde ne yazık ki, yalnız bu alanlar da tek başına öldürücü ölüm sislerini süzüp dağıtamıyorlar. Tam tersine gökten yağan bu ölüm sisi insanlar gibi bitkileri de mahvediyor. Fabrikaların, apartmanların zehir kusan bacalarının çevreye yayılan gazları ve partiküllerini, özellikle kükürtdioksiti zararsız hale getirmek için insanlar çeşitli yollar bulmuşlar. Linyit yerine kok yakıyorlar, bacadan çıkan dumanı havaya karışmadan yakalayıp yok ediyorlar. Kongreye katılan sayın üyeler arasında linyiti kok haline getiren bir projenin sahibi de bulunuyordu. Bu değerli delegenin yaptığı açıklamadan öğrendik ki, eldeki olanaklarla elde edilebilen, kok henüz ihtiyacı karşılamaktan çok ama çok uzaktır. Kara pisletilmesine gelince, bunun kökeni ne kükürtdioksit ne de karbonmonoksit. Bunu doğrudan doğruya hemcinslerimizin pislik duygusuna ve ihmaline borçlu bulunuyoruz. Avrupa su ve sabunla henüz dostluk kurmadan çok önce, orada en soylu geçinenlerin, hatta krallar ve kraliçelerin bile kokudan yanına yaklaşılamazken biz dünyanın en titiz ve temiz, en şartlı şurtlu toplumu idik. Şimdi bir de aynı milletin bugünkü savruk ve özensiz torunlarına bakın. Dünyada bir pislik olimpiyatı yapılsa İstanbul’umuz en azından bir bronz madalyayı hak edebilir. Belediyemiz ve vilayetimizin giriştiği karşılıklı yıpratma kampanyasının bilançosunu, yayılan mide bulandırıcı kokular, yüksek çöp dağları halinde İstanbul ahalisi ödüyor. Belediye çöpçülerin grevini birkaç hafta erteletebilecek parayı bulduğu zaman da, çöpçüler çöpleri karadan alıp en yakın kıyıdan denize boca ediyorlar. Sözümona karayı temizler taklidi yaparken denizi pisliğe boğuyorlar. Bizim bildiğimiz denize çöp dökmek her yerde beledî bir suçtur. Bunu belediyenin çöpçüsü yaparsa gerisi ne yapmaz. Çöp yakılır. Yakılarak çöpten enerji bile sağlanır. Ama anlayan beri gelsin. Suyun pislik tutmayacağı, denizin kendi kendine temizleyeceği mavalı artık çok gerilerde kaldı. Deniz de artık kendine bol miktarda boca edilen pisliği doğa yoluyla temizleyemez oldu. Deniz bal gibi kir tutuyor. Kaldı ki, kıyıya yerleşmiş fabrikalar da sağ olsunlar bütün asitlerini, cüruflarını, pisliklerini denize döküyorlar. Geçen yıl Bayramoğlu’nda Çayırova Şişe Cam Fabrikası’nın döktüğü maddeleri belli bir rüzgâr bütün körfeze yayıyordu. Gidin, Moda koyuna, Kalamış koyuna bakın.Karanın çöplükleri nerde bitiyor, denizin çöplükleri nerde başlıyor, kestiremezsiniz. Biri ötekinin uzantısı halinde. Bu çöplük uzantısı sular insana, peygamber ve Zati Sungur olmadan bile deniz üzerinden yürüyebileceği kanısını verebilmekte. Teknik Üniversite Hidrobiyoloji Profesörü Sayın İlhan Artüz, pislik yüzünden denizin oksijeninin azaldığına ve nazik yapılı palamut, uskumru ve istavrit gibi balık nesillerinin yakında tamamen tükeneceğine işaret etti. Hazır bulunduğum kongrede sade dertler dökülmedi. Çareler de arandı, somut çözümler de gösterildi. Teşhis yapılıyor, reçete yazılıyordu. Ne çare ki, ilacı yapacak eczane kapalı idi. Artık nesli tükenmiş, pir aşkına idealistler kuşağından biri olduğu hissini uyandıran Sayın Selahattin Uzel’in yorulmaz yönetimindeki bu dernek, bugüne kadar iyi-kötü yayınlar da yapmıştı. Bir pilot bölge seçip ufak çapta da olsa, savunduklarını eylem haline geçirmeyi de denemişti. Ama bunları icra mevkiinde olanlara duyuramamıştı, gösterememişti. Duymak ve görmek için kulak ve gözleri olmak yetmiyor. İnsanda görmek ve duymak iradesi de bulunmak gerekiyor. Bence icra mevkiinde olanları uyarmak için onların dalga uzunluklarına seslenmek, yani onların bamteline basmak gerek. Bu bamteli de tek bir saplantıdır: İktidar, her şeye karşın iktidar. İktidar neyle olur? Oy çoğunluğu ile. Oy çoğunluğunu ne oluşturur? Seçmen hazretlerinin bilinci… Ya da bilinçsizliği…Sayın delegelerden biri ne güzel bir örnek verdi. Çevre koruması sorunları örneğin İsveç kamusunun bilincine hatta bilinçaltına öyle bir sinmiş ki, seçimlerde bile adayların seçim yazgısını değiştirebiliyormuş. Başbakan Olof Palme son seçimlerini, yurtta yeni nükleer güç santralleri açmak vaadi yüzünden kaybetmiş. Seçmenler yeni güç santrallerinin doğayı bozacağını düşündükleri için karşı partiyi tutmuşlar.

Ek bilgi

ISBN

9789750832451

Yayınevi

Yazar

Sayfa Sayısı

184

Ölçü

13.5 x 21 cm

Tekrar Baskı

5. Baskı / 06.2023

Bibliyotek: Kitap Tutkunlarının Güvenilir Adresi

Bibliyotek, edebiyat dünyasının zengin ve çeşitli yelpazesini, seçkin yayınevleriyle işbirliği içinde siz değerli okurlarımıza sunmaktan gurur duyar. Kitap severlerin beklentilerini en üst düzeyde karşılamak adına sürekli gelişen ve yenilenen bir hizmet anlayışıyla hareket ediyoruz.

Stok Bilgisi ve Ürün Tedarik Süreci

Web sitemizdeki ürünlerimiz, birçok satış kanalıyla doğrudan entegre bir sistem üzerinden yönetilmektedir. Bu nedenle, sitemizde belirli bir stok bilgisi görüntülenmemektedir. Eğer aradığınız ürün tedarikçi firmamızda mevcut veya stoklarımızda bulunuyorsa, sitemiz üzerinden satın alabilirsiniz. Firmaların yanlış stok bilgilendirmesinden dolayı iptal edilen siparişleriniz için tarafınıza bilgilendirme yapılarak ücret iadeniz gerçekleştirilecektir.

Ön Satıştaki Ürünler Hakkında

Ön satışta olan ürünlerimizin detayları ve çıkış tarihleri, web sitemizde ürün sayfalarında belirtilmektedir. Eğer siparişinize bir ön satış ürünü eklemişseniz, tüm siparişiniz, bu ürünün çıkış tarihinden sonra gönderilecektir. Parçalı gönderim yapmadığımız için, siparişlerinizin tamamını bir arada teslim ediyoruz.

Tedarik Süreci ve Süreleri

Bibliyotek olarak, binlerce kitaptan oluşan geniş bir envantere sahibiz. Ancak, bazı özel veya daha az talep gören kitaplar, doğrudan yayınevleri veya tedarikçi firmalardan temin edilmektedir. Tedarik süreci, kitabın yayınevi veya tedarikçiye göre değişkenlik gösterebilir ve genellikle 3 ila 10 iş günü arasında sürmektedir. Siparişinizde tedarik aşamasında olan bir ürün varsa, bu ürünün tedarik süreci tamamlandığında tüm siparişiniz kargoya verilecektir.

Kargo Süreci

Tedarik süreci tamamlanan ürünler, 2 iş günü içinde kargoya teslim edilmektedir. Hızlı ve güvenilir kargo hizmetimizle, kitaplarınız en kısa sürede kapınıza ulaşacaktır.

Bibliyotek, kitap tutkunları için kesintisiz ve kaliteli bir okuma deneyimi sunmayı hedefliyor. Sizlerle edebiyatın büyülü dünyasında buluşmak için sabırsızlanıyoruz.

Ürün bilgilendirme sayfasındaki hataları aşağıdaki form aracılığıyla bildirebilirsiniz.