Harcamalarınız size puan olarak geri dönsün!

Kazanç Oranınız:1,00 = 2Puanlar

-16%

Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim – Romanlar 3 – 31.Baskı

Orijinal fiyat: ₺180,00.Şu andaki fiyat: ₺151,20.

Serinin üç romanı Kan Konuşmaz, Yeşil Elmalar (ve içinde Yaşamak Hakkı,) ve Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim, Nâzım Hikmet’in çeşitli dönemlerdeki roman çalışmalarını oluşturuyor. Bunlardan özellikle sonuncusunda, otobiyografik yanlar da kendini gösteriyor. Nâzım Hikmet, kuşkusuz şiirleriyle öne çıkan bir yazar, ancak dönemindeki edebiyata da ilgi göstermiş ve yeni açılımlar getirmiş bir yazar. Romanları da bu bağlamda, edebiyatımızda önemli bir yer tutuyor. Okurlar içinse hiç kuşkusuz akıcılığı, kurgusu ve olay örgüsü ile okunmaya değer başyapıtlar.

Stok kodu: YKY9789750804465 Kategoriler:

Açıklama

Serinin üç romanı Kan Konuşmaz, Yeşil Elmalar (ve içinde Yaşamak Hakkı,) ve Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim, Nâzım Hikmet’in çeşitli dönemlerdeki roman çalışmalarını oluşturuyor. Bunlardan özellikle sonuncusunda, otobiyografik yanlar da kendini gösteriyor. Nâzım Hikmet, kuşkusuz şiirleriyle öne çıkan bir yazar, ancak dönemindeki edebiyata da ilgi göstermiş ve yeni açılımlar getirmiş bir yazar. Romanları da bu bağlamda, edebiyatımızda önemli bir yer tutuyor. Okurlar içinse hiç kuşkusuz akıcılığı, kurgusu ve olay örgüsü ile okunmaya değer başyapıtlar.O akşam Çinliler, devrim hareketlerindeki şanlı bir olayın yıldönümünü kutluyordu. Sİ-YA-U, Üniversite Kulübü’nün tiyatro salonuna, kapıların açılmasından az önce, soktu Ahmet’i. Sahnenin dış çerçevesinde hevenk hevenk çiçek asılı. — Bu kadar çiçeği nerden buldunuz bu kışta kıyamette? Çiçekler kâğıttandı. Sİ-YA-U, bir kaysı gülünün yaprağını Ahmet’in avucuna yatırdı : yaprağın üstünde ak benekli, kırmızı bir böcek. Kâğıttan. — Kim görecek bu böceği, Sİ-YA-U? — Meraklısı… Hem biz ustalığımızı kendi kendimize de ispatlamak istedik… Duvarlarda yukardan aşağı inen kırmızı bezlerde Çince yazılar. Ben adımın Çince resmini çizebilirim. Öğrenciler, konuklar, itişe kakışa, bağıra çağıra girdiler salona. Göze en çok Çinlilerle Japonlar, hatta Zenciler değil de, Kafkasyalılarla Orta Asyalılar çarpıyor. Kılık kıyafet meselesi galiba. Şehirde de, milli kıyafetleriyle, tabancaları ve hançerleriyle dolaşıyorlar. Orta Asyalıların delikanlıları kızlarından yakışıklı. Sahnede, prezidyumun başı üstünde, Marks’ın, Engels’in, Lenin’in, Bolşevik Partisi büyüklerinin resimleri. Marks’la Engels en yukarda, çerçeveleri de çiçekli. Dünya komünist hareketi liderlerinden yirmi kadar yoldaşı, alkışlar arasında, prezidyuma, fahri üye seçtik. Petrosyan sözü Li’ye verdi. Dağ gibi bir delikanlı. Çince bilmeyenler de, yani çoğunluk, Çinlilere bakıp, az bir duralamadan sonra, alkışlarla kesiyor ikide bir Li’nin sözünü. Zincirlerle sarılı yeryüzü yuvarlağını görüyorum. Yuvarlaktan en az üç kere büyük bir işçi, balyozunu zincirlere indiriyor. Paslı, ağır halkaların birbirinden kopup havaya savrulurken çıkardığı şamatayı duyuyorum. Solda, önde Anuşka’yı gördüm. Komintern’de çalışan yaşlı bir İngilizle Hintli bir öğrencinin arasında oturuyor. Li’nin söylevini Rusçaya çevirdiler. Li’nin söylediklerinin hepsine inanıyorum. Kapitali görüyorum. Fabrika dumanlarıyla örülmüş ağının ortasında, domuz kafalı kocaman bir örümcek. Pırlanta yüzüklerle yüklü küt parmaklarını önündeki altın para yığınına daldırmış. Anuşka başını çevirdi arkaya, göz göze geldik. Etli dudaklarının kıyısıyla gülümsedi. Anuşka’nın kulakları kendinden genç, on dördünde var yok. Sahnede Ukraynalı bir kız Ukraynaca konuşuyor. Anuşka ensesindeki saçları kabarttı sol eliyle. Ukraynalı kızın adını öğrendim : Lena. Soyadı : Yurçenko. Yurçenko kumral. Konuşurken iki yanağı da çukurlaşıyor, Anuşka’nınki gibi yalnız sağ yanağı değil. Bizim İstanbul kızlarına benzer bir yeri var. Bacağın bu kadar biçimlisini ilk görüyorum. Ukraynalı kızın söylediklerini anlıyorum. Bir duvara bir el III. Enternasyonal yazdı. Duvarın dibine Kapital, korku içinde, devrildi, silindir şapkası bir yana, göbeği bir yana… Hep bir ağızdan Enternasyonal Marşını söyledik, herkes kendi dilince, yalnız enternasyonal sözünü her millet “enternasyonal” diye söylüyor, aynı zamanda söylüyor, bir Çinliler Çince. Fuayede sordum Anuşka’ya : — Konsere kalacak mısın? — Hayır. Gidiyorum. — Seni evine kadar geçirebilir miyim? Gece karanlıktı. Karların aydınlığıyla ağaramıyordu. Hava soğuk değil, bulvarlardan Moskova Irmağı’na doğru gidiyoruz. Anuşka : — Babamı gözümün önünde öldürdüler, dedi. — Kolçak kurşuna dizdirmiş, değil mi? — Kapımızı çaldılar. Annem açtı. Babamın odasına girdiler. Ben de ordaydım. İki subay. Birisi, sarışını, çok iri mavi gözlüsü, tabancasını çıkardı, ateş etti babamın başına. Üç el… “Peki size sonra ne yaptılar, Sibirya’dan buraya nasıl gelebildiniz? Annen nerde öldü tifüsten?” diye sormadım. — Ben resim yaparım, yani ressamım… — Biliyorum. Gördüm. Sizin odada… — Ne zaman geldin bizim odaya? — Resimlerinizden birisi hoşuma gitti, birisi çok… ikisi şöyle böyle… ama birçoğunu hiç sevmedim… Sİ-YA-U ne diye sakladı benden Anuşka’nın geldiğini? Ne zaman gelmiş olabilir? Ne yaptılar? Yüreğim dalından kopuyor sandım. Sonra dehşetli utandım gözümün önüne gelenden. Ama şu Sİ-YA-U da hergele ya… — Niye konuşmuyorsunuz? — Sİ-YA-U senin heykelciğini yapıyor, değil mi, fildişinden? — Haberim yok… “Bana bir kedi yap,” diye rica ettimdi. Kedilere bayılırım. Ama beceremiyor bir türlü. Kedi yapmasını bilmiyor. — Kedini bana getir, yağlı boyasını yapayım… — Kedim yok ki… — Öyleyse aklımdan yaparım. Koskoca bir Ankara kedisi… Moskova Irmağı’na bakan Hıram Spasitel Kilisesi’nin bahçesine girdik. Anuşka : — Buraya kışın, geceleyin ilk gelişim, dedi. Bahçenin karlı sık fundalıkları arasındaki sıralar boş değil. Biz uzakta, açıklıktaki bir sıraya oturduk. — Beni pek mi münasebetsiz, pek mi kaba bir herif sanıyorsun, Anuşka? — Hayır, ama dedenizin paşalığını unutturmak için, kimi kere, kabalığınızı mübalağa etmeseniz daha iyi olacak. — Bizim Türklerden mi duydun paşa torunluğumu? Kim söyledi, biliyorum… — Kimse söylemedi, ben anketinizde okudum… — Sen bütün öğrenci anketlerini okur musun böyle? — Hayır… Sizinkini okudum. “Niçin?” diye sormadım. Akla uygun bir karşılık verecekti. Oysa en akla gelmez karşılığı ben vermiştim, onun yerine kendime. Birdenbire fır fır düdükler öttü, milis düdükleri. Çığlıklar, koşuşmalar. — İki kişi de burda… Ahmet’le Anuşka’ya, daha neye uğradıklarını anlamaya vakit bırakmadan, pos bıyıklı bir milis : — Yürüyün, dedi. Ahmet bahçeden çıkarılan kadınlı erkekli küçük kalabalığı gördü. Başına ilk geliyordu, ama arkadaşlarından duymuştu. Olan biteni hemen anladı. Anuşka’nun koluna yapışmış pos bıyıklı milise : — Çek elini kızın kolundan, dedi. Biz üniversite öğrencisiyiz. — Ben öğrenci değilim, ben daktiloyum üniversitede… — Ne olduğunuzu karakolda anlatırsınız!..

Ek bilgi

ISBN

9789750804465

Yayınevi

Yazar

Sayfa Sayısı

168

Ölçü

13.5 x 21 cm

Tekrar Baskı

31. Baskı / 06.2023

Bibliyotek: Kitap Tutkunlarının Güvenilir Adresi

Bibliyotek, edebiyat dünyasının zengin ve çeşitli yelpazesini, seçkin yayınevleriyle işbirliği içinde siz değerli okurlarımıza sunmaktan gurur duyar. Kitap severlerin beklentilerini en üst düzeyde karşılamak adına sürekli gelişen ve yenilenen bir hizmet anlayışıyla hareket ediyoruz.

Stok Bilgisi ve Ürün Tedarik Süreci

Web sitemizdeki ürünlerimiz, birçok satış kanalıyla doğrudan entegre bir sistem üzerinden yönetilmektedir. Bu nedenle, sitemizde belirli bir stok bilgisi görüntülenmemektedir. Eğer aradığınız ürün tedarikçi firmamızda mevcut veya stoklarımızda bulunuyorsa, sitemiz üzerinden satın alabilirsiniz. Firmaların yanlış stok bilgilendirmesinden dolayı iptal edilen siparişleriniz için tarafınıza bilgilendirme yapılarak ücret iadeniz gerçekleştirilecektir.

Ön Satıştaki Ürünler Hakkında

Ön satışta olan ürünlerimizin detayları ve çıkış tarihleri, web sitemizde ürün sayfalarında belirtilmektedir. Eğer siparişinize bir ön satış ürünü eklemişseniz, tüm siparişiniz, bu ürünün çıkış tarihinden sonra gönderilecektir. Parçalı gönderim yapmadığımız için, siparişlerinizin tamamını bir arada teslim ediyoruz.

Tedarik Süreci ve Süreleri

Bibliyotek olarak, binlerce kitaptan oluşan geniş bir envantere sahibiz. Ancak, bazı özel veya daha az talep gören kitaplar, doğrudan yayınevleri veya tedarikçi firmalardan temin edilmektedir. Tedarik süreci, kitabın yayınevi veya tedarikçiye göre değişkenlik gösterebilir ve genellikle 3 ila 10 iş günü arasında sürmektedir. Siparişinizde tedarik aşamasında olan bir ürün varsa, bu ürünün tedarik süreci tamamlandığında tüm siparişiniz kargoya verilecektir.

Kargo Süreci

Tedarik süreci tamamlanan ürünler, 2 iş günü içinde kargoya teslim edilmektedir. Hızlı ve güvenilir kargo hizmetimizle, kitaplarınız en kısa sürede kapınıza ulaşacaktır.

Bibliyotek, kitap tutkunları için kesintisiz ve kaliteli bir okuma deneyimi sunmayı hedefliyor. Sizlerle edebiyatın büyülü dünyasında buluşmak için sabırsızlanıyoruz.

Ürün bilgilendirme sayfasındaki hataları aşağıdaki form aracılığıyla bildirebilirsiniz.